Narin’in artık üzerindeki baskılara dayanamayıp isyan etmesi, konağın içinde ki dengeleri yeniden yerinden oynatır. Narin, bu güne kadar yüzleşemediği ve kaçtığı gerçeği, Baran’a söyleyecek kadar sınıra gelir. Ebru, Ada, Maya ve Rüzgâr’la birlikte, her şeye ve herkese rağmen ayakta kalıp, aile olarak kalabilmenin tadını çıkarırken, konaktaki büyük aile, sırlar yüzünden çatırdamaktadır. Özlem’in, bebeğini kaybettikten sonra içine düştüğü boşluk, ona belki de geri dönemeyeceği hatalar yapmasına sebep olacak bir yere doğru sürükler. Özlem’in kızına karşılık, Sibel’in oğlu, Özlem’in hesaplarının sonucudur. Kendal’ın içindeki şüphe günden güne ağırlığını artırmaktadır. Baran’ın mı, Sibel’in mi kendisine yalan söylediğini anlayamayan Kendal Ağa, kendi sınırlarını zorlamaktadır. Ayşe ve Baran konak içinde artık sürekli birbirlerini görseler de, Ayşe’nin içinde bulunduğu baskı ve Baran’ın sıkışmışlığı yüzünden, her geçen gün birbirlerinden uzağa düşmektedirler. Bu durum, Baran’ı konaktan ve babası bildiği Kendal Ağa’dan iyice uzağa düşürür. Bu durum kimse görmek istemese bile en çok Narin’i yaralar.